Paris’te Gece Yarısı: Hayallerimizin gerçekleşme ihtimalinin macerası

slide

Zaman yolculuğu gibi

Tarihi yapılarıyla bütünleşmiş kentlerin sokaklarında tepik tepik dolaşırken zamanda yolculuğa çıkma hissi kazanmaya çalıştığım bir ödül gibidir. Bu hissin verdiği keyfin bir benzerini Paris’te Gece Yarısı (Midnight in Paris) filmini izlerken de alıyorum. Zaman yolculuğu gibi gerçeküstü temalı, 1920li yılların efsanevi karakterleriyle dolu bu kadar renkli bir filmi Woody Allen Paris’in, klişe olmasına aldırmadan, romantik havasında kurgulamış. Woody Allen filmin ismini belirledikten sonra yazdığı hikayesiyle, tam da Monet’in resmettiği gibi pastel tonları, yağmur griliği ve gece ışıkları ile Paris’e doyuran sahneleriyle kentin çekiciliğini görselleştirmiş. Bu uyumun içinde müzik de zaman zaman -bizim için- nostaljik danslarına eşlik etmek isteyeceğiniz ya da sakin bir gün de uzun uzun dinlemek isteyeceğiniz tamamlayıcı unsur olmuş.

Bütün bu uyuma tezat olarak film alaycı üslübu ile dışavurumcu, sahte entellektüelite ile mütevazi, sofistike zeka ve zevkin arasında belirgin çizgiler çizip istediği noktada -Woody Allen tarzı- yüzeysel bir eleştiri kıvamını tutturuyor. Dilediği noktada da abartıyla gülünç karakterler ve durumlar yaratıyor.

Midnight in paris

1920’li yılların Paris’i

Hikayenin fantastik tarafı ise günümüzde yaşayan Amerikalı Gil’in Paris sokaklarında turlarken her gece yarısı hayranı olduğu yazarlar ve sanatçılarla tanışıp arkadaş olacağı 1920li yıllara zaman yolculuğu yapması. Yönetmenin kent imgesi üzerinden kurguladığı önceki filmleri bir yana bu film de hepimizin bir şekilde eserleriyle tanıdığı geçmişte yaşamış sanatçı ve yazarların yeniden hayat bulması efsanevi olmuştur. Ernest Hemingway -filmdeki karakterler arasında hakkında en çok okuduğum-, Salvador Dali (Adrien Brody), Zelda Fitzgerald (Alison Pill) ve Gertrude Stein (Kathy Bates), gerçeküstü bir hikayede olabileceği kadar gerçekçi ve gerçek hayatta olamayacağı kadar eğlenceli karakterler olarak çıktılar ve onları daha yakından tanıyabilmek için heves uyandırdılar. Hemingway’in edebi yeteneği Corey Stoll’un oyunculuğuyla birleşip, yazarların işleriyle ilgili rekabetçi ve kıskanç olduklarını içtenlikle aktarırken sergilediği performansla ünlü yazarın nazarımdaki çekiciliğini arttırdı.

hemingway

Kahramanımız Gil ideallerinin izinde işini ve kentini değiştirmek üzere fikirleri olduğu halde motivasyonu az olan ve yaşadığı dönemi, ülkeyi ve ürettiklerini yetersiz ve sığ bulmaktadır. Paris kenti iyi bir yazar olmaya çabalayan Gil’in fantazilerinin gerçeklik bulacağı gerçeküstü bir fırsattır. Gil, Hollywood yapımları için yazdığı senaryoları ve hayranı olduğu edebiyat eserleri gibi özgün bir roman yazabilme çabası ile filmin genelinde hakim olan sahtelik eleştirilerinin kesiştiği noktadır. Şaşkın, heyecan ve merak dolu, flörtöz Gil’i Owen Wilson beklemediğim kadar başarılı oynamış. Michael Sheen tarafından canlandırılan sahte entellektüel imgesi çizen Paul’ün abartısı karaktere sinirlenip yanındaki kadına acıma sınırında gidip gelmenize yol açacak kadar etkileyici.

Midnight in paris 2

Hayaller ve gerçekler

Hayallerimiz ve beğenilerimizin mutlak olmadığı gerçeğine değinebilseydi bu büyü bozulur muydu bilmiyorum ama Paris’te Gece Yarısı hayallerimizin de fazlasının gerçekleşme ihtimalinin macerasını, bu hayallerin ve gerçekliğin nahoş ve çekici tadlarını kendince sihirli bir dille sunuyor.

Paris’te Cole Porter ile şarkı söylemeyi, Josephine Baker ile dans etmeyi, Ernest Hemingway ile sohbet etmeyi, Carla Bruni’nin canlandırdığı müze rehberi ve niceleriyle bizden diyebileceğimiz kadar basit ve eğlenceli bir hikaye içinde tanışmayı isterseniz Paris’te Gece Yarısı’nı iTunes’da kiralama ve satın alma seçenekleriyle izleyebilirsiniz.

Paris'te Gece Yarısı'nı iTunes'dan İndirin

 


Filmpot notu: iTunes’dan nasıl film indirilir diye merak ediyorsanız bu link işinize yarayabilir.

Paris’te Gece Yarısı: Hayallerimizin gerçekleşme ihtimalinin macerası
1 vote, 5.00 avg. rating (98% score)

Paylaş

Yazar Hakkında